Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısı… Yeni Yol Grup Başkanvekili Ekmen: "Cumhuriyetimizin 100 yıllık sorunları, demokratikleşme, yapısal ve anayasal reformları üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor"
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısı… Yeni Yol Grup Başkanvekili Ekmen: "Cumhuriyetimizin 100 yıllık sorunları, demokratikleşme, yapısal ve anayasal reformları üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor"
Yeni Yol Grup Başkanvekili, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, "Bizim öncelikle 'fesih, silahsızlanma, eve dönüş' başlıkları üzerinde yoğunlaşıp bununla birlikte ama bunun ardında da daha güçlü bir şekilde Cumhuriyet'imizin 100 yıllık sorunları, demokratikleşme, yapısal ve anayasal reformları üzerinde yoğunlaşmamız gerekir" dedi.
Ekmen, "Burada toplum bizi dinliyor, toplum bizi izliyor. Bizim demokratikleşme çerçevesi içerisinde ileri sürdüğümüz her konu bu sürecin önünde bloke edici bir bariyer değildir, kolaylaştırıcı bir unsurdur. İktidar partisinin de bunu böyle anlaması gerektiği gibi, bu sürece değişik açılardan daha kapsayıcı ve genişletici bir bakış açısıyla bakan arkadaşlarımızın da kendi dillerinin vatandaş nezdinde süreçle ilgili nasıl bir kanaat yarattığı hususuna da dikkat etmelidir" ifadelerini kullandı.
TBMM Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun üçüncü toplantısı TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında Tören Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Mehmet Emin Ekmen, Yeni Yol grubu olarak gündeme uygun şekilde 60 civarında kurum, kişi ve akademisyenin dinlenmesi yönünde önerilerini hazırladıklarını, bunu yazılı olarak da sunacaklarını ifade etti.
Açılıştan bu yana yapılan konuşmalar, usül, esas ve metodolojiye ilişkin birtakım tespitler yapma gereği duyduğunu belirten Ekmen, "Bir defa şunu teorik olarak kabul ediyoruz ki buraya üye veren bütün partilerimiz -hatta üye vermeyenler de- Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan her türlü silah, şiddet ve terörden arınmış bir Türkiye hedefini desteklediği için burada. Bunu desteklemek noktasında farklı fikirlere, metodolojilere sahip olabiliriz ama hedef birliğinde ortağız" dedi.
"Bu komisyonun oluşum sürecine de baktığımızda iktidarın, devlet kurumlarının, öncelikle sürecin ihtiyacı olan yasal düzenlemeler noktasında böyle bir komisyonu kamuoyunda tartışmaya açtığını anlıyoruz. Bu noktada şöyle bir mottoyu birkaç kez kullandık: Sürecin ihtiyacı yasal düzenlemelerdir; toplumun ve milletimizin ihtiyacı da normalleşme, demokratikleşme, özgürlük alanlarının genişlemesi ve hukuk devletinin uygulamada ve daha sonra da mevzuatta kayıt altına alınmasının güvence altına alınmasıdır" diyen Mehmet Emin Ekmen, TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın komisyon toplantısının başında yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak, şöyle devam etti:
"Ahmet Şık'ın açılışta düşmüş olduğu şerhe bir itirazda bulunayım. Ahmet Şık, 'İktidar ne yapmak istiyorsa getirsin, biz de ona göre pozisyonumuzu alalım' dedi. Biz de baştan beri iktidara 'Aman aklında ne varsa bir kenarda tut, zamanı gelince açıklarsın ama bunu şu Komisyon ve toplumun gündemi doğrultusunda yenile, olgunlaştır, dönüştür ve bunu öyle bir noktaya getir ki şu ana kadar birkaç muhalefet itiraz şerhleri dışında olduğu gibi, oy birliğiyle bu süreci ilerletelim. Hem sürecin ihtiyacı olan yasal düzenlemelerde hem de demokratikleşme taleplerinde ve ihtiyacında bunu oy birliğiyle ilerletelim' diyoruz.
Şunu bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum: Bu bir çözüm süreci değildir. Bu, inşa edicilerinin, çağırıcılarının ifadesiyle öncelikle bir barış sürecidir. Ömer Öcalan ilk ziyaretçilerden biri olarak İmralı'ya gittiğinde şöyle bir cümleyi kamuoyuna açıkladı: 'Bana imkan ve fırsat verilirse ben bu meseleyi silah ve şiddet zemininden hukuk, siyaset ve demokrasi zeminine çekmeye muktedirim' denildi. Dolayısıyla bizim öncelikle fesih, silahsızlanma, eve dönüş başlıkları üzerinde yoğunlaşıp bununla birlikte ama bunun ardında da daha güçlü bir şekilde Cumhuriyet'imizin 100 yıllık sorunları, demokratikleşme, yapısal ve anayasal reformları üzerinde yoğunlaşmamız gerekir. Bu Komisyonun görev süresi de belli olduğuna göre bu görev süresi içerisinde bütün bu sorunların çözümünü bırakın, konuşulmasının dahi zorlukları ortadadır."
"Bir an önce tek taraflı bir yaklaşımla iktidarın bir el atmasını bekliyoruz"
AK Parti'lilere bir tavsiyede bulunmak istediğini vurgulayan Mehmet Emin Ekmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2013'te Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratikleşme paketlerinden biri açıklandı. Eğer bu görüşmeler devam ediyorken kendilerinin sıklıkla ifade ettiği demokratikleşme reform ihtiyacını tek taraflı bir gündemle kamuoyunun gündemine getirir ve başta yargı uygulamaları olmak üzere birtakım sıkıntılı uygulamalara da son verilirse bu komisyon da kurulmasına sebep olan temel motivasyon üzerinde çok daha kolay yoğunlaşacaktır. Bazen siyasi partilerden muhalif olan milletvekillerimizin konuşmalarına kızıyor olabilirsiniz ama emin olun o konuşmaların her biri aynı zamanda bu sürece olan güveni artırıcı bir unsur içeriyor, o konuşmaların her biri toplumun her bir kesimine 'Bu süreç sadece bir örgüt ve mensuplarıyla ilgili değildir, bu süreç devamında sadece Kürtlerle ilgili değildir, bu süreç toplumun her kesimini kuşatan bir hedefe doğru yürümelidir' kanaatini veriyor. O nedenle bir an önce tek taraflı bir yaklaşımla iktidarın bir el atmasını bekliyoruz."
"Bizim demokratikleşme çerçevesi içerisinde ileri sürdüğümüz her konu bu sürecin önünde kolaylaştırıcı bir unsurdur"
"Dil" ile ilgili vurgulara da işaret eden Mehmet Emin Ekmen, şunları kaydetti:
"Birtakım dil uyarıları yapıldı. Ben de çok farklı açıdan bu dil uyarılarından birini hatırlatmak istiyorum. Mesela, şöyle sözler söyleniyor: 'Şu olmazsa bu iş olmaz, şöyle olmazsa bu iş olmaz.' Yani bunun mefhumumuhalifi şöyle midir: Bizim arzu ettiğimiz ama iktidarın yanaşmadığı birtakım demokratikleşme iyileşmeleri olmazsa biz çıkıp PKK'ye şunu mu diyeceğiz: 'Sakın İmralı'ya güvenme, sakın bu devlete güvenme. Biz bile burada nefes almakta zorlanıyoruz. Elindeki silahla savaşmaya devam et. Sen de oradan muhalefete yardımcı ol.' Böyle mi diyeceğiz? Yani burada toplum bizi dinliyor, toplum bizi izliyor. Bizim demokratikleşme çerçevesi içerisinde ileri sürdüğümüz her konu bu sürecin önünde bloke edici bir bariyer değildir, kolaylaştırıcı bir unsurdur. İktidar partisinin de bunu böyle anlaması gerektiği gibi, bu sürece değişik açılardan daha kapsayıcı ve genişletici bir bakış açısıyla bakan arkadaşlarımızın da kendi dillerinin vatandaş nezdinde süreçle ilgili nasıl bir kanaat yarattığı hususuna da dikkat etmelidir."
Bu sürecin fesih, tasfiye, silahsızlanma ve entegrasyon üzerine odaklı olduğunu vurgulayan Ekmen, dinlenmesini istedikleri isimleri şöyle sıraladı:
"Bu bağlamda, biz, ülkemizin de içinde bulunduğu, özellikle Moro'da görev almış İHH'den Sayın Hüseyin Oruç ve uzunca bir süre buralarda görev alan Büyükelçi Sayın Fatih Ulusoy'un bizzat davet edilerek dinlenmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Çok sayıda akademisyenimiz var, biz listesini hazırladık ama bu akademisyenlerimizden her birisine İrlanda, Kolombiya, Endonezya, İspanya gibi örneklerin bütün bir sorun analizi değil, bütün bir süreç analizi değil, bu gündemin odağında olan DDR yani silahsızlanma, terhis ve entegrasyon başlığıyla nasıl tecrübeler yaşandığını gelip burada açıklanmasının, anlatılmasının uygun olacağını düşünüyorum.
Biz, Darbeleri Araştırma Komisyonu, Diyarbakır 5 No.lu Cezaevi Alt Komisyonu, Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu, Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Komisyonu ve geçmişte zorla yerinden edinilen vatandaşlarımızın sorunlarının konuşulduğu 96 tarihli komisyonun bütün tutanaklarının buraya resmen alınmasını, kayıt altına alınmasını talep ediyoruz. Buraya baktığımızda, Darbe Araştırma Komisyonunda toplamda 160 kişinin davet edilerek dinlendiğini görüyoruz. 2013 Çözüm Komisyonunda 43 kişinin davet edilerek dinlendiğini görüyoruz, keza 5 No.lu Diyarbakır Cezaevi Alt Komisyonda 26, Madımak komisyonunda ise 25 kişi dinlenmiştir. Bunların da bizim için ışık olacağını düşünüyoruz. Bu Komisyonumuzun da birkaç başlıkta misafir davet edebileceğini düşünüyoruz.
Birinci olarak "DDR" dediğimiz konuda Barış Vakfından MAZLUMDER'e, İHH'den Akdeniz Kadın Arabulucular Ağına birçok kurum var, listesini arz edeceğiz. Yine Cuma Çiçek'ten Vahap Coşkun'a, Ayşe Betül Çelik'ten Ayşegül Devecioğlu'na birçok akademisyen var, bu listeyi de arz edeceğiz. Ama aynı zamanda başta şehit ve gazi aileleri olmak üzere mağdur ve taraf kabul edebileceğimiz kesimlerin de burada dinlenmesi kıymetli olacaktır. Zorunlu göçe tabi olmuş aileler, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneğinin faili meçhuller bağlamında değinmiş olduğu ailelerden örnekler ve hatta bölgede çok zor şartlarda görev yapıp yeni döneme de belki kaygıyla bakan korucuları temsilen sivil toplum temsilcilerinin buraya gelmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Aynı bağlamda hukuk ve mevzuat reformu başlığında 8 hocamızı, insan hakları ve hukuki reform konusunda yönetim ve demokrasi uzmanları başlığında 1 akademisyen ve 3 kuruluşu, siyaset bilimi ve demokratikleşme çalışmaları başlığında 2 kuruluş ve 6 hocamızı, hukuk başlığında barolarımızın özel bir başlıkla davetini ve buna benzer bir şekilde katkı sunacak kurum, akademisyen ve tecrübe sahibi kişileri de bir liste halinde size ve Komisyon üyelerimize takdim edeceğim."
Ankara HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
